Pazartesi, Ocak 05, 2009

o günden!


''hepimizin kendine özgü bir iç müziği vardır aslında,
karakterimize rengini, davranışlarımıza ritmini veren.
her insan ruhunda bir eksik parçayla doğuyor aslında,
ve ömrünü onu aramakla geçiriyor.
her hayatın öyküsü yazılmıyor ama her hayat bir yazının
hikayesi aslında.
nasıl inanmışız aşkın yaralayacağına, nasıl kanıksamışız bunu.
acısını mutlak bilip de mutluluğunu unutmuşuz adeta.
kapılar aralanıyor hayatımızda, kapılar kapanıyor.
o kapılardan girenlerle, gidenlerle çoğalıyor, eksiliyoruz.
sözlerimizle yaralıyor, sözlerle yaralanıyoruz;
her birimiz kendi yaramızı tanıyıp, unutmaya çalışıyoruz.
ve bekleyerek geçiyor ömrümüz.
ve avunuyor muyuz '' bekliyorsak yaşıyoruz'' tesellisiyle.''*

...

beklesek de beklemesek de geçiyordu ömür, istesek
ve istemesek de geliyordu ölüm.

...
tarih 2008'in ocak'ını 5 geçe kehanetlere inanarak yaşadığım
ve yaşadıklarımı bir kehanete bağladığım hayatım,
birini sevdim değişti.
tarih bugün, kendi müziğimizin ritminde ahenkle yol alıyoruz.
'es'lerin hakkını vererek,
son notamıza varana dek temennisiyle.




* rengin soysal'ın yazılarından derlemedir.


1 yorum:

Adsız dedi ki...

bu ezgi, ölümün bile silemeyeceği bir ömrü başlatmıştır. hangi yangın söndürebilir artık içimdeki zamanı...